Haber

Adalet Komisyonu Başkanı’ndan Cumhuriyet Başsavcılığının rüşvet iddiasına yanıt: Şikayet ettiği hakimi bizzat referans gösterdi

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, yargıda rüşvet ağının bulunduğunu iddia ederek 6 Ekim’de Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyet mektubu yazdı. İstanbul Anadolu Adliyesi Terör ve Organize Suçlardan Sorumlu Başsavcı Yardımcısı Uçar, hakim ve savcı olmayan şüpheliler hakkında soruşturma başlatılması talimatını verdi.

İlk olarak gazeteci Timur Soykan’ın duyurduğu şikâyet dilekçesinin ardından Hakimler ve Savcılar Kurulu 3 müfettiş görevlendirdi ve iddialar incelenmeye başlandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da şikayet dilekçesine ilişkin açıklama yaparak, “Müfettişlerimiz gerekli inceleme ve soruşturma çalışmasını yaptıktan sonra bahsi geçen iddialarla ilgili yetkili makamlarımız karar verecektir. Bundan şüpheniz olmasın.”

‘UYUMLU ÇALIŞMAYA UYGUN DEĞİL BİR KİŞİLİK’

İsmail Uçar’ın yazısında adı geçen İstanbul Adli Yargı Asliye Hukuk Komisyonu Başkanı Bekir Altun da hakkındaki iddialara ilişkin HSK’ya yazı gönderdi.

29 Ağustos’a kadar İstanbul Anadolu Adalet Komisyonu Başkanı olan ve 31 Ağustos’ta yeni görevine atanan Altun, Uçar’ın dilekçesinin “açıkça basına hizmet etmek ve kamuoyunda algı oluşturmak amacıyla yazıldığını” belirtti. ve şu ifadeleri kullandı:

“İsmail Uçar, karakteri gereği uyumlu çalışmaya uygun olmayan bir insan. Anadolu Adliyesi’nde Komisyon Başkanlığı yaptığım 7 yıllık görev sürem boyunca sürekli olarak uyumlu çalışmanın zorluklarını gösterdi.”

‘KENDİSİNİN İMZASINI ATTI’ İDDİASI

Uçar’ın Adalet Kurulu üyesi olmasına rağmen kurul toplantılarına katılmadığını, bunun yerine toplantılara bir başsavcı yardımcısı gönderip katılmış gibi imza attırdığını iddia eden Altun, “Başsavcı yardımcısı bunu yapamaz. Komisyon toplantılarına başsavcı görevde iken katılmak. Bu durum karşısında kurum içinde herhangi bir rahatsızlık yaşanmaması ve sanki “Varmış gibi görünmemek için konu suskun bırakılmıştır.” bir sorun” dedi.

‘ASANSÖRÜN DÜĞMESİNİ KALDIRDI’

İsmail Uçar’ın, İstanbul Anadolu Adliyesi’nde odasının bulunduğu katta durmasın diye asansörün düğmesini söktüğünü de iddia eden Altun, “Beni çalışanlarımıza karşı küçük düşürdü, hatta kurumun itibarını zedeledi. Komisyon Başkanlığı. Bu konuyu meslekdaşlarımıza anlattığımda bana sabırlı olmamı tavsiye ettiler. Bu nedenle bu konu kendisi hakkında yazılı bir şikâyete konu olmadı” dedi.

‘KORKU İMPARATORLUĞUNU KURAN O’DUR’

Uçar’ın Cezaevlerinden Sorumlu Başsavcı Yardımcısı Murat Gökşen’in kendisini cezaevinde hoş karşılamadığı için görevinden aldığını ve duruşma savcısı olarak atadığını iddia eden Bekir Altun, dilekçesinde “O, Adliye içinde hem savcılık hem de komisyonumuz üzerinde baskı ve korku imparatorluğu kurduk.” .

‘SÖZ EDİLEN HAKİMİ KENDİSİ İLE REFERANS ETTİ’

Uçar’ın dilekçesinde yer alan “Para karşılığında erişim engellendi, uyuşturucu zanlıları ve bahis çetesi üyeleri serbest bırakıldı” iddialarına ilişkin Altun, şunları söyledi:

“İddialar İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimi Sidar Demiroğlu’na yöneliktir. Öncelikle belirtmek isterim ki, söz konusu hakimin Sulh Ceza Hakimi olması yönünde ilk teklif ve referansın KHK ile yapıldığını öğrendiğimi belirtmek isterim. Daimi yetkili İsmail Uçar’dı. Bu husus heyetiniz tarafından incelendiğinde görülecektir.”

Söz konusu dosyalara ilişkin Demiroğlu’na herhangi bir öneride bulunmadığını belirten Altun, “Algı operasyonunun güçlü bir yansıması olması amacıyla daha önce basına sızdırılmak üzere düzenlenen iddialarla beni dolaylı olarak ilişkilendirmek istediler. Bu konu, dilekçenin hedefinin müdahale ve rüşvet iddialarıyla soruşturulmasını talep etmekten çok beni ilgilendiriyor.” “Ve benim gözümde tüm yargı camiasının zan altında kalmasını sağlamayı amaçlıyor” dedi.

‘FETÖ’LÜ VE BAYANCI DÜŞÜNCE BENDEN NEFRET EDİYOR’

Bekir Altun, iş adamlarının bulunduğu dosyada davanın görüldüğü İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Erdinç Demet’i arayıp “beraat edelim” dediği iddiasına HSK’ya yazdığı dilekçede yanıt verdi. Metin Güneş ve Necat Gülseven yargılandı.

Demet’in “FETÖ bağlantılı” olduğunu iddia eden ve bu iddiaya ilişkin belgeyi dilekçe ekinde gönderen Altun, 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görevli icra memurunun giyimine pek dikkat etmediğini de belirtti. bu yüzden başka bir mahkemeye atandı.

Hem “FETÖ üyeliği” iddiası hem de başka bir mahkemeye mübaşir atanması nedeniyle Demet’in kendisinden nefret ettiğini ve kendisine iftira attığını iddia eden Altun, dilekçesinde, “Aynı zamanda Erdinç Demet’in organize ve organize bir olaya bulaştığını düşünüyorum. komplocu hareket.” .

Erişim yasağı kararlarında İstanbul Anadolu 9. Sulh Ceza Hakimi Süleyman Petek’e baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Altun, “‘Başka hakimlerin işlerine karışmayın, kendi işinize bakın’ dediğim doğrudur. Sulh Ceza Hakimliklerinin işleyişine ilişkin şikâyette bulunulmuştu.” dedi.

‘UYAP’A MÜDAHALE MÜMKÜN DEĞİL’

Altun’un, sosyal medya paylaşımlarıyla gündeme gelen Muhammet Yakut’u azmettirdiği gerekçesiyle tutuklanan Can Tanrıyar’ın dosyasını, ayarladığı hakimlik mahkemesine düşürdüğü iddiasına ilişkin dilekçesine cevabı şu şekilde oldu: şöyle:

“Aslında dilekçe sahibi İsmail Uçar’ın da çok iyi bildiği gibi tüm bu düzenlemeleri yapmak benim yetkimi aşıyor. Üstelik UYAP’a müdahale ederek belgeyi dağıtmak da mümkün değil. Ancak bu, kamuya hizmet edecek şekilde organize bir şekilde yapılıyor. aynı amaç ve algıyı yaratıyor. “Yola çıkıldığı günkü gibi ortada.”

‘Keskinlik, Hırs, Kıskançlık…’

HSK’ya şikayet dilekçesi yazan Uçar’ın asıl amacının yargıdaki rüşvet olaylarını ortaya çıkarmak olmadığını savunan Altun, “Öncelikle başka grupların amaçlarına hizmet etmek amacıyla yazıldığı, motivasyonla yazıldığı anlaşılıyor. Yıllardır içinde barındırdığı bireysel sanrılar, kişisel hırslar ve kıskançlık duyguları.”

‘SONUÇLARI TAHMİN EDEBİLECEK ZEKA VE TECRÜBEYE SAHİP OLMALIYIZ’

Bekir Altun dilekçesini şöyle tamamladı:

“25 yıllık tecrübeye sahip Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bunu medyayla paylaşmanın sonuçlarını öngörebilecek zeka ve tecrübeye sahip olması gerekir. Nitekim bu dilekçe tezleri araştırmak amacıyla yazılmış olsaydı , üslup ve usul itibarı ile bir müfettiş atanarak ve dilekçe gizli tutularak sorumlular hakkında işlem yapılması veya beraat ettirilmesi amaçlanmış olabilirdi. öncelikle yargı camiasına ve yargı camiasının gözünde devleti yönetenlere karşı kasıtlı, planlı ve acımasız bir operasyondur.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu